Elektrikle çalışan uçak seferleri havayolu endüstrisinin karbon ayak izini önemli ölçüde azaltabilir.
Dört gözle beklenecek bir şey : Hibrit ve tamamen elektrikli araçlar ulaşımda devrim yarattı ve emisyon standartlarından şarj altyapılarına kadar her şeyde değişikliklere yol açtı. Havacılık mühendisleri benzer yenilikleri gökyüzüne taşımaya çalışmış olsalar da, pratikte büyük ölçekli uygulama ve benimsemeyi engelleyen çok sayıda boyut ve güç dağıtım zorluğuyla karşı karşıya kalmışlardı. MIT mühendislerinden oluşan bir ekibin son buluşları sayesinde, yakında kendimizi büyük ölçekli elektrikle çalışan hava yolculuğuna bir adım daha yakın bulabiliriz.
Elektrik destekli uçuşun sınırlayıcı faktörlerinden biri, ağırlık ve hareket kabiliyetinde büyük kayıplara yol açmadan sürekli uçuş için yeterli gücü oluşturmak için gereken destek teknolojileridir.
Mevcut küçük ölçekli uygulamalar, çok sayıda batarya tarafından desteklenen yüzlerce kilowatt güç üretebilen elektrik motorları kullanmakta, bu da uçağın ağırlığını büyük ölçüde artırırken potansiyel taşıma yükünü azaltmaktadır. Örneğin Heart Aerospace’in 19 yolcu kapasiteli uçağı ES-30, 250 millik bir uçuşu desteklemek için yaklaşık 3,5 ton batarya taşıyacak şekilde tasarlanmıştır.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden mühendisler, daha büyük uçaklara elektrik verebilecek 1 megawattlık bir motoru destekleyecek bileşenleri tasarlayarak bu sorunu çözme yolunda önemli bir adım attılar. MIT’nin haber bültenine göre, mühendisler motorun ana bileşenlerini başarıyla tasarlayıp test ettiler ve bileşenlerin bir megawatt güç üretmek için birlikte çalışabileceklerini ve aynı zamanda şu anda mevcut olan daha küçük motorlara benzer bir ayak izini koruyabileceklerini kanıtlamak için hesaplamalı analizler yaptılar.
Ekibin mühendislerine göre, yeni megawatt elektrik motoru, depolanan elektrik enerjisini mekanik enerjiye dönüştürerek bir uçağın pervanelerine tek başına güç sağlamak için bir batarya veya yakıt hücresi ile eşleştirilebilir. Daha da büyük uygulamalar için elektrik motoru, hibrit bir tahrik sistemi olarak çalışmak üzere geleneksel bir turbofan jet motorunu güçlendirebileğini ifade ettiler.
Bu atılımlar gökyüzünü daha büyük ölçekte elektriklendirmeye yönelik büyük bir adım olsa da, MIT’deki ekip elektrikle çalışan uçuşu deneyen ilk ekip değil. Elektrikle çalışan ilk hava aracı olan Tissandier Elektrikli Zeplin, 8 Ekim 1883’te ilk kez görücüye çıkmıştı. O tarihten bu yana düzinelerce prototip, deneme ve küçük ölçekli üretim elektrikli uçak gökyüzünü süsledi.
En son atılımlardan biri geçen yıl Eviation’ın Alice’inin tamamen elektrikli bir yolcu jeti olarak ilk başarılı uçuşunu yapmasıyla gerçekleşti. O zamandan bu yana şirket 4 milyar dolardan fazla sipariş alarak sektörün elektrikle çalışan bir alternatife olan talebini daha da güçlendirdi.
Güç dağıtımındaki atılımlar havacılık teknolojisinde heyecan verici bir kilometre taşına işaret ediyor. Ancak sektörün 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefiyle birlikte, karbon azaltma hedefine ulaşmak için yakıtlar, motorlar, enerji depolama ve diğer destekleyici sistemlerde ilave ilerlemelere ihtiyaç duyulmakta. 2021 itibariyle, havacılık teknolojileri küresel CO2 emisyonlarının yüzde ikisinden fazlasını oluşturmaktadır.
